Bir Bebeğin Dünyaya Gelişi ve İnsanoğlunun Masumiyeti Üzerine
12 Eylül 2014, Kuzey’in doğduğu gün. Kuzey, ablamın ilk çocuğu, benim de ilk yeğenim. O gün yarım gün işe gelmem gerekiyordu, öğlen hastaneye nasıl koştuğumu unutamıyorum. Dakikaları saydım Kuzey’e kavuşabilmek için. Çok güzel bir histi. Daha tanımadan sevebilmek böyle bir şey dedim. Hoş, tanıyacağın bir kişiliği de yok henüz, sadece ablanın karnında gelişen bir varlık olduğu ve bu sana bir mucize gibi geldiği için o durumda oluyorsun. Ne kadar masum olduğunu düşünedururken ister istemez aklıma geliyor, dünyadaki kötü insanların hepsi bir zamanlar bebekti. Kötü kavramının derinlerine inmektense evrensel kötü olarak örnek verebileceğimiz Hitler’i ele alalım. Doğduğunda tabularasa formatındaki zihni boş bir levha gibiydi. Hiçbir şeye nefreti (ya da sevgisi) yoktu. Büyüdükçe geliştirdi tüm bakış açısını. Bu bakımdan düşününce aslında bebek, doğası gereği, yani dış dünya hakkında hiçbir önyargı geliştirebilecek durumda olmadığından ve kimseye bir kötülük yapamadığından...