Düğün ve Gösterişli Tüketim Kavramı Üzerine

Zamanında Fransa'da burjuvalar (erkekler de) yüzlerine bembeyaz pudra sürer, dışarda şemsiye ile gezerlermiş. Çünkü o dönemde bronz ten, insanin tarlada/ sokakta çalıştığına işaret eden - işçi sınıfıyla bağdaştırılan bir özellikmiş. Şimdinin burjuvaları ise bronz teni tercih ediyor. (Hal böyle olunca orta sınıftan birçok insan da yaz kış solaryumların kapısını aşındırıyor.) Ten rengi bile sosyal statü göstergesi olabiliyor. 

commons.wikimedia.org


Bunları düşünedururken aslında 21. yy'ın, belki de sanayi devriminden sonrasının en büyük dini kapitalizm oldu diye geçirdim aklımdan. Birçok sektörü besleyen bir varoluş biçimi yarattığı ve bu varoluşu dört-koldan pazarlayarak insanları tektipleşmeye özendirdiği için bunu söylüyorum. Biz beyaz yakalı çalışanlar burjuva ile işçi sınıfı arasında bir yerdeyiz. Kazandığımız parayla sürdüreceğimiz yasam standardı da buna göre olacak. Çocuklarımızı özel okulda okutabilecek (malum devlet okulları zaman geçtikçe imam hatibe bağladığından buna ihtiyacımız olabilir), güzel arabalar, 60 inch tv'ler alabilecek, her sene yurt dışı tatiline çıkabileceğiz. Ama bir malikanemiz ya da boğazda bir yalımız olmayacak. Yine de düğünümüz bir yalıda olabilir. Neden olmasın. 48 aya varan vadelerde öderiz 😂  

Bu düşüncelerle açtım, Veblen'in "gösterişli tüketim" kuramını yazdım google'a.  Düğünle ilişkili olarak arattım, karşıma çıkan şu makaleyi okudum.  Diyor ki  "...Leigh Eric Schmidt points out that excessive spending, or what Thorstein Veblen termed ‘‘conspicuously wasteful expenditure,’’ has always characterized celebrations -‘‘A common feature of festivity is to overindulge, to eat, drink, or spend to excess, lavishly to use up resources otherwise diligently saved." Yani bilinçli olarak gösteriş amacıyla gereğinden fazla yemek, içmek, para harcamak; bariz şekilde savurgan harcamalar oldum olası kutlamaların karakteristiği olmuştur. Düğünler toplumda bir sosyal statü göstergesi olduğundan, durumu olmayan insan bile kredi çekip havalı bir düğün yapma derdine düşüyor. Peki insanı buna iten motivasyonlar ne, tabi ki bilinçaltınıza işlemiş toplumsal beklentiler. Çok sevdiğim Düğün Dernek filminde dediği gibi "ben küçük köy yerinde oğluna düğün yapamadı dedirtmem" kafası :) Kız ailesi de kızlarının dört başı mağrur düğün olmadan gitmesine razı gelmez (nereye gidiyor orası ayrı bir yazı konusu). Doğal olarak birçok genç kızın da rüyasını süslüyor dillere destan bir düğün yapmak. Ama bana göre kutlamaya özen göstermek ve güzel olması için uğraşmak ayrı, sektörün tuzağına düşmek ayrı. 

Bana göre mutlu olmak nerede olduğundan ziyade kimlerle olduğunla alakalı bir şey. Bu yüzden burdan tüm yeni nesil- beyaz yakalı- potansiyel düğünzedelere sesleniyorum, rahat olun, mutlu olun. Sevdiklerinizle güzel bir kutlama yapın, şanınızın yürümesi şart değil, siz yürüyün yeter -yan yana.


ashtonphotography.co.uk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İş Hayatında İnsan Üslupları

Evde Tavşan Beslemek

Bir Bebeğin Dünyaya Gelişi ve İnsanoğlunun Masumiyeti Üzerine