Düğün ve Gösterişli Tüketim Kavramı Üzerine
Zamanında Fransa'da burjuvalar (erkekler de) yüzlerine
bembeyaz pudra sürer, dışarda şemsiye ile gezerlermiş. Çünkü o dönemde bronz
ten, insanin tarlada/ sokakta çalıştığına işaret eden - işçi sınıfıyla bağdaştırılan bir özellikmiş. Şimdinin burjuvaları ise bronz teni tercih
ediyor. (Hal böyle olunca orta sınıftan birçok insan da yaz kış
solaryumların kapısını aşındırıyor.) Ten rengi bile sosyal statü
göstergesi olabiliyor.
Bunları düşünedururken aslında 21.
yy'ın, belki de sanayi devriminden sonrasının en büyük dini kapitalizm
oldu diye geçirdim aklımdan. Birçok sektörü besleyen bir varoluş biçimi
yarattığı ve bu varoluşu dört-koldan pazarlayarak insanları tektipleşmeye özendirdiği
için bunu söylüyorum. Biz beyaz yakalı
çalışanlar burjuva ile işçi sınıfı arasında bir yerdeyiz. Kazandığımız
parayla sürdüreceğimiz yasam standardı da buna göre olacak. Çocuklarımızı özel
okulda okutabilecek (malum devlet okulları zaman geçtikçe imam hatibe
bağladığından buna ihtiyacımız olabilir), güzel arabalar, 60 inch tv'ler
alabilecek, her sene yurt dışı tatiline çıkabileceğiz. Ama bir malikanemiz ya da boğazda bir yalımız olmayacak. Yine de düğünümüz bir yalıda olabilir. Neden olmasın. 48 aya varan vadelerde öderiz 😂
Bu düşüncelerle
açtım, Veblen'in "gösterişli tüketim" kuramını yazdım google'a.
Düğünle ilişkili olarak arattım, karşıma çıkan şu makaleyi okudum. Diyor ki
"...Leigh Eric Schmidt points out that excessive spending, or what
Thorstein Veblen termed ‘‘conspicuously wasteful expenditure,’’ has always
characterized celebrations -‘‘A common feature of festivity is to overindulge,
to eat, drink, or spend to excess, lavishly to use up resources otherwise
diligently saved." Yani bilinçli olarak gösteriş amacıyla gereğinden fazla yemek, içmek,
para harcamak; bariz şekilde savurgan harcamalar oldum olası kutlamaların karakteristiği olmuştur. Düğünler toplumda bir sosyal statü göstergesi
olduğundan, durumu olmayan insan bile kredi çekip havalı bir düğün yapma
derdine düşüyor. Peki insanı buna iten motivasyonlar ne, tabi ki
bilinçaltınıza işlemiş toplumsal beklentiler. Çok sevdiğim Düğün Dernek
filminde dediği gibi "ben küçük köy yerinde oğluna düğün yapamadı
dedirtmem" kafası :) Kız ailesi de kızlarının dört başı mağrur düğün olmadan gitmesine razı gelmez (nereye gidiyor orası ayrı bir yazı
konusu). Doğal olarak birçok genç kızın da rüyasını süslüyor dillere destan bir
düğün yapmak. Ama bana göre kutlamaya özen göstermek ve güzel olması için uğraşmak ayrı,
sektörün tuzağına düşmek ayrı.
Bana göre mutlu olmak nerede olduğundan ziyade kimlerle olduğunla alakalı bir şey. Bu yüzden burdan tüm yeni nesil- beyaz yakalı- potansiyel düğünzedelere sesleniyorum, rahat olun, mutlu olun. Sevdiklerinizle güzel bir kutlama yapın, şanınızın yürümesi şart değil, siz yürüyün yeter -yan yana.
Yorumlar
Yorum Gönder