Maker vs Manikürlü eller

Manikurlu eller bakimli hos görünür. Özel günlerde ben de yaptırırım. Ama onun disinda gunluk hayatta pek kullanamam manikuru. Çünkü ellerimi yemek yapma, resim yapma gibi cesitli islerde aktif olarak kullandigim icin manikur dayanmiyor. 

Görseller: www.yasemin.com, www.kizlarsoruyor.com

Manikür bir statü gostergesidir. Zamaninda 1600 lerdeki Çin hanedaninda o kadar uzun tirnaklari varmis ki yuksek sosyete insanlarin, kirilmasin diye metal koruyucular takarlarmış. Hicbir işi tek baslarina yapmak zorunda olmadıklarından, saclarini taramaktan banyo yapmaya kadar her islerini hizmetkarlarina yaptirabildikleri icin diger insanlardan farkli olarak boylesine uzun tirnaklara sahip olabiliyorlarmiş. Simdi de manikurlu ise elleriniz ve o manikuru koruyabiliyorsaniz demek ki eliniz sicak sudan soguk suya değmiyor, sık sık kuaföre gidecek kadar kendinize zaman ve butce ayirabiliyorsunuz demektir. Bu nedenle ozellikle cok yoğun calisan, ev isi yemek vb isleri kendisi yapmayan, belirli bir unvana sahip plaza calisani kadinlarin hayat tarzina ve statu kaygilarina uyumlu bir imge, manikurlu eller. 

Kaynak: https://www.chineseantiques.co.uk/the-chinese-fingernail-guard-customs-and-traditions/

Anadolu genelinde ise manikure pek rastlamazsiniz. Orada kadinlar hayatlarının olağan akışında yaptıkları pek cok işte dogrudan ellerini kullanirlar, hamurlarında maker'lık var. Örneğin biraz daha gecmise gidersek calisan veya ev hanımı pek cok kadının hayatinda dikiş makinasının başına geçip çocuğuna kıyafet dikmek, kazak hırka örmek, iğne oyasıyla zarif danteller ortaya çıkarmak, kaneviçe yapmak, hamur yoğurup komsu kadinlarla birlikte manti acmak gibi maker'lıklar vardır.

Şimdilerde ise çocuklar icin maker atolyeleri var. Bu ihtiyac nereden cikti. Sanirim manikurlu anne babalarin ebeveyn olmasindan. Cunku bizim çocukluğumuzda zaten büyüklerde maker'lik vardi ve biz de hevesle onlarin isine yardimci olmaya calistigimizda maker oluyorduk. Z kuşağı diye anılan çocukların deneyimledigi şey ise farkli. Dijital doğanlar ellerini dijital ekranlar üzerinde gezdirmekten birşeyler üretmeye pek de gecebilmis durumda degildi çünkü. Anne babalarinda da bunu gormedikleri icin Maker atolyeler bir ihtiyaca cozum oldu aslinda.

Ben maker'lığı kültürümüzün doğal bir parçası gibi düsünüyorum. Kendimi dr en baştan beri maker olarak görüyorum. Annem bana küçükken pek cok sey ogretti ve onun "making" sureclerinde ben de yer aldim. Karakalem çizim yapmayi, dikiş makinasi kullanmayi, tığ veya şiş ile örgü örmeyi, yaprak sarmayi, mantı sıkmayı... daha pek cok sey ogretti annem. Bunlar hep yapmakla, üretmekle alakalı. 

Bizim özümüzde zaten var olan değerlerimiz, anne babalarimizin ve bir çocuk olarak kendimizin maker ellerimizde gördüğümüz üretim ve paylaşım felsefesi aslında bize çok tanıdık. Kendi çocuklarımıza da bunu aşılayalım. Atolyelere kurslara gideceklerse yine gitsinler ama biraz da aileden görmeleri gerek kaniksamalari icin. Bu nedenle ismi her ne olursa olsun üretim cok kutsaldir, tüm emekçi ve üretken insanlara saygiyla özümüzün ve değerlerimizin farkında olalim diyerek yazimi noktaliyorum.



 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İş Hayatında İnsan Üslupları

Evde Tavşan Beslemek

Bir Bebeğin Dünyaya Gelişi ve İnsanoğlunun Masumiyeti Üzerine